30 Ağustos 2009 Pazar
Aynamdaki çirkin kadın seni kim neylesin?
1- Doğduğum zamandan beri hep aynı yastıkla uyumaktayım. Kalmaya gittiğim her yere götürmeye çalışırım, normal bir çantaya sığabilecek boyutta olması sebebiylede pek zorluk çekmiyorum. Kılıfını bile yıkama eylemleri dışında değiştirmem bir gün annem atar yapıp kılıfını yırtacak diye çok korkmaktayım zira ozaman bir vampire dönüşebilirim.
2- Bir kere izlediğim bir filmi 1500 kez ilk baştaki heycanla izleyebilirim ve bu durumdan dehşet keyif alırım. İzlemeye başladığım filmin son karesi dahi daha önce bana anlatılmış olsa bundan hiç rahatsızlık duymam ve heycanım hiç eksilmez.
3- Genelde okuduğum 2 yada 3 kitap olur. Birinden sıkılınca diğerine başlarım. kitaptaki karakterlerin birine sinir olursam yada yaptıgı eylemlerden memnun kalmazsam kitabın bitmesine 10 sayfada kalmış olsa o kitabi bitirmem. Ayrıca ayraç kullanmaktanda hiç hoşlanmam, sayfa numarasını aklında tutmaya çalışmaca daha zevkli.
4- Üzüm, hoşmerim ve tahin helvasını ekmekle yerim. Diğer tüm tatlı yiyeceklerden sonra su içmeden tuzlu bi yiyecek kesinlikle yiyemem.
5- Uzun bir süre boyunca sürekli aynı ritimde öten telefon, alarm, zil ve benzeri şeyler beni çıldırtır. Hangi ortamda olursam olayım o nesneyi susturmak için elimden geleni yaparım.
6- Gazete ve kitap okumaya başladığımda ilk önce son sayfalarını okurum. Özellikle kitabın son sayfasını okumadan konuya odaklanamam. Ve okuduğum kitap kahramanlarını tanıdığım yada tanımadığım bir insanla mutlaka özleştiririm.
7- Bir kişi ile msn yada msn vari şeylerde konusurken gercekten merak etmememe rağmen soru sorma durumum olduğunda soru işareti kullanmam. Sadece ciddi anlamda merak ettiğim konularda soru sorduktan sonra soru işareti kullanırım. Cümle başlangıçları hariç büyük harf kullanmaktanda nefret ederim. yazıda bağırmacaymış gibi gelir, ve düz yazıda noktalama işaretleriyle aram iyi değildir. Sınav kağıtlarında bile kullanmamam nedeniyle hocalardan çok küfür yemişliğim vardır.
Bazen hayatta insanların herşeyden vazgeçmeleri gerekebilir. Yinede vazgeçemeyeceğim yada hiçbir zaman vazgeçmek istemeyeceğim 7 şey;
1- Ailem
2- Eliza
3- Bilgisayarım, telefonum ve telefonumun kulaklığı.
4- Yastığım.
5- Melek kolyem.
6- Sarı şeritli uçlu kalemim - herhangi bi sınavda onu kullanmazsan sınavımın kötü geçeceği gibi garip bi inancım var-
7- üzerinde tag olan converse mi superstarmı olduğu konusunda karar birliğine varılamamış olan ayakkabılarım.
Böylece mim'imi bitirir ve mim'i beni izleyen ve yapmamış olan herkesçiklere gönderirim.
28 Ağustos 2009 Cuma
Kin kırdı her okşamak istediğimde seni.
Daha sonra farkettim ki aşk da nefrette insan oglunun tadabilecegi en yogun duyguların zirveye ulastıgı an, o yüzden bir çember üzerindeki 2 nokta gibi birinden yola cıktıgında varacagın nokta diğeri oluyor ve 2 duygu garip bi paradoksun temellerini atmıs oluyorlar. Eger birine aşıksan yediğin kazığın sonunda -ki ben her aşığın kıçına yiyeceği bir tekmenin olduğunan inanırım- nefret etmen çok kolay oluyor. Her nekadar bazen nefret mi ettiğini yoksa Leyladan daha bi aşık olduğunu anlayamasanda. Oysaki hoşlanma vari duygularda (+) lar ve (-) ler birden nötr oluveriyor. Ama aşk ve nefret denen duygu piç gibi ortada kalıyor.
Bu duygular eşliğinde bir yandan yeni sürüm olduğu için uzun süre bakarsam alışırım belki düşüncesiyle ilk defa bilgisayar görmüş bir insan oğlu edasıyla messenger'ıma bakıp bi yandan da yeni yeni muhabbete başlamış oldugum oğlanla konusuyordum. sonra birden gözüm messengerın altında kişi listemde bulunan insancıkların neler yaptığını bildiren kısıma takıldı.
Yus, ayşe adlı kişinin ağına katıldı.
Bu yus hangi yus diye uzun bir süre düşündüm. zira tahmin ettiğim Yus'un kişi listemde yeri yok diye anımsıyordum. Beynimi pek fazla yormayayım düşüncesiyle ismin üzerine tıkladım. Gördüğüm profil resmi yaklasık 1000 gün geçmesine rağmen kalbim bi an hızla çarptı sonra midemde havalanmaya çalısan kelebekleri sert bi hamleyle durdurdum.O, sarı t-shirtüyle onu ilk gördügüm anı anımsattı bana. Beni kendine aşık edene kadar gözlerini gözlerimden ayırmadığı zamanı, 2sn geçmeden beynim eror verdi ve kendine geldiğinde anımsadığım tek şey ondan nefret ettiğim an gözlerimi gözlerinden ayırmadan onun bana yüklediği anlamın tam tersini ona yüklemeye çalıstıgım andı.Ve ben 'X' butonuna basmadan önce duygularımı zaman aşımına uğradıkları için rafa kaldırdım.
26 Ağustos 2009 Çarşamba
Zaman mı değişti? yoksaa biz mi?

25 Ağustos 2009 Salı
1357

Huzursuzum. Sarı yaprakta sararmış duygular,ilk baharda son baharı yaşayabilmek, yüzümün pürüzüyle çizgilere basabilmek bu sabahki sesimi anımsattı bana. O gözlere tekrardan odaklanabilmek belkide, o sahipli gözlere doyamamak. Arka koltuk ve içimi ikinci kez yakan o arka koltuk. Kızılımsı tadı yok bu sefer, parfümü az etkili, tılsımı bozulmuş..
20 Ağustos 2009 Perşembe
Deli maaaavi.

Tarih tekerrür etmez. Bunu hangi manyak söyledi?
Bileğimi kestim / bileğini kestin: ordan çektiğimiz iki damarı bağladık birbirine. Artık büyük dolaşım'ın adı, SEVDA'dır! İçimde hissederken kanını, bu şehrin daraldığını / aşağılara doğru genişlemek istediğini düşünüyorum. Kanın beni üşütüyor. Sen sakın menenjit olma, e mi?!
'Hiçbir şeyi unutma! Ben unutmayacağım!.' diye fısıldamıştın kulağıma otobüse binerken. Arkanda seni seven adam duruyordu. Bakışlarımı kaçırmıştım. Bakışlarımı kaçırıp yüzümden fidye istemiştim. Şimdi aynı bardaktan su içemiyoruz! Ben bunu biliyorum, su biliyor, bardak biliyor; bir sen bilmiyorsun! Seyahat acentaları önünde ayrılan, orda kavuşan, orda bir tutkuya büyümesi için izin veren insanlardan bizi ayıran nedir ki.. Ayrılığı dört tekerleğin yönüne bindiren mi suçludur, o dört tekerleğe bir beşinci tekerlek olarak eklenen mi?! Ansiklopediler açıklayamıyor bunu! Dallı budaklı bir bedende, teras katındayız! Bütün görüp görebileceğimiz: HAYAT! O yüzden zar tutma, kağıt kurma, taş çalma aşkın peşinde koştururken!
Kök salmak, bitkilere has bir özelliktir; sen tek bir yere yerleşemezsin. Geleceksin. Seni ölüme, aykırılığa, başkaldırıya davet eden, ait olduğun, bu soktuğum cehenneme geleceksin. Bir çeşit love story meselesi! Ama cesaret, biraz da büzük meselesi! Sesim duyuluyor mu?! Sesimi işitmeye çalışanların kulakları var mı?!
Gece otobüslerinde cam kenarı masalları. Gece otobüslerinde valizlere, çantalara doldurulup götürülen onca an! Gece otobüslerinin seveni karartan o soluk, sarı ışıkları! Karanlık bir kutu bu. Karanlığı yasallaştıran, karanlığı bir güç gösterisine dönüştüren, aydınlıklarla sınırlı olduğunu kanıtlayan bir kutu bu otobüs! Muavini çağır yanına ve ona de ki: 'ben asla gelmemiştim, asla da dönmüyorum!.'Zamana arka çıkan kahramanlar, yiğitlikler-trajik çelişkiler ve bir boka yaramayacak hüzünler için yakınlaştık seninle. Yeni yıkanmış bir salkım üzüm gibiydin şarabını saklayan. Ben Ortaçağ Avrupası'nı anlatan uzun metrajlı, biraz yavan, biraz vakit geçirtici bir filmdim; sen ise Nirvana'ya ait şık bir klip! Aşk, ağır iştir: emekli olamazsın, sigortası yoktur, ikramiye alamazsın, yıllık tatil izni verilmez, greve kalkıştın mı yersin sopayı, her dakika lokavt tehlikesiyle burun burunasındır, kaza riski yüksektir, amatörce uğraşılır! Aşk, ağır iştir! Yol boyunca bunları şoföre dayatamazsın. O, uykuya yenilmek üzeredir, sen ise rüyaya!Yolculuklar neye ulaşma isteğidir?! Bir inkar, bir veda, bir çarpışma, bir yaralanma nedeni midir?! Böyle siktirip gitmek, geride kalanı sahnede zorla Stand Up Tragedia oyuncusu kılmaz mı?! Bu kılınan, farz mıdır?!Otobüslerin hiç mi vicdanı yoktur?!Gece otobüslerinde kurduğun hikayeler, walkman'de dinlediğin ezgiler.Gece otobüslerinin konakladığı tesislerde birkaç lokma atıştırırken kendini farklı bir açlığa ve susuzluğa gömülü bulman. Gece otobüslerinin kırgın, ezik, yılgın yolcuları! Heeey, size diyorum! Otobüsümüz asla mola vermeyecektir ve siz ihtiyaçlarınızı gidermek için bambaşka aşk yolculukları yapmak zorunda kalacaksınız. Bu dediklerim menenjite yol açmaz değil mi?! Sen frengi de olma!
Karanlık bir kutu bu otobüs. Buğuladığın cama birşeyler yazmaya çalışırken sen, hareket ediyor araç. Bakıyoruz ardından. İşte gidiyorsun! Gidiyorsun işte! Bir kenti terkediyorsun. Belki de sonsuza kadar. Sonsuzluk neyse, ne halta yararsa, sonsuza kadar terkediyorsun belki de. Kaybolan farlara, stop lambalarına şöyle seslenmek geliyor içimden:
'Ben bir silahım! Ama hiçbir silah yaralamaz insanı, bir başka insan olmadan!'
K.İ
15 Ağustos 2009 Cumartesi
Yaşasın kemik kardeşliğiii!
2 gündür kendi bilgisayarımda ikamet edememekteyim. Sarı'nınkine muhtaç modlarında.(evde beslediğimiz evcil hayvan tadında sevdiğm kardeşimdir kendisi) pek muhterem kuzucuğun bilgisayarı yine bozuldu tıpkı bu aralarda ki sinir sistemi gibi. şifre sıfırlama olaylarına gireceğimiz için bize geldi. sonra halledemedik dedik bu bilgisayar formata muhtaç. Şizoya ricala emir arası bişiler ettik. ok so cevabınıda alınca eliza uctu bilgisayarı vermeye. bu arada agırlık yapmasın düşünceleriyle kendi şarj aletini almamış oldugu için benimkini götürmek zorunda kaldı. giderken caktırmadan telefonuda götürmeye kalkıstı ama yemezler bebeyim.
Benim tosba şarjla dolu ama gelgör ki ben kıyamıyorum o şarja. dün aksam actım tele bikac sarkı atayım, uyumadan önce bi konser cekeyim kendime diye ama gözüm hep şarj ibresinde. anam bitti bitcek diye ödüm koptu nete bile girmedim. diyorum As ihtiyacın olsun, nete girmeyi cok istediğin zaman girersin diye. ama sanırım ben aygıtı alana kadar o zaman hiç gelmicek. yinede sarının ara sıra bazı bazı insan olması işime yaramıyor değilmiş bi tek onu anladım.

13 Ağustos 2009 Perşembe
Tüm operatör adamlarının kıçına mesaj kaçsın.

Amaninaa
saç rengimde değişsin istiyorum artık ama istedıgım bi renk yok şuan rengini seviyorum ama cok sıkıldım. şimdi anlıyorum insanların uzuuun süre cıkmalarının sonucunda nıye ayrıldıklarını. can bu sarıda ister kırmızıda siyahta.
eğer biraz daha bakarsam tospamla aramda bi aşk filizleneceek
Amaninaaaa!
12 Ağustos 2009 Çarşamba
yuppoowffffff

1 Ağustos 2009 Cumartesi
Eliza ' ya.
En son bıraktığımda pek hatta hiç iyi değildi çünkü. söz konusu Eliza olduğunda Sü'ye bile sinir oluyorum. normalde seviyorum Sü' yü. yaş olarak küçük olmasına, aramızda ara sıra olusan kıskançlık nöbetlerine rağmen iletişimimiz oldukça iyidir. ama bugün Elizayı çizgisinden saptırdı. O yüzden kızgınlık sınırlarımın baya bi üstünde.
Sinir nöbetlerinden sonra yarım saati aşkın bi mesafede sadece 3 kelıme konustuk. böyle durumlarda aptal tesellileri yada şebeklikleri yapamıyorum. kilitlenip kalırım. gerçi konussamda onun başını agrıtmaktan ve sinirlerini daha cok bozmaktan başka bi işe yaramayacağımı bildiğim için susarım. . susarız. .
Umarım sınavın iyi geçer. Tüm meleklerim seninle Beb.im . .