Bu aralar dışarıya sadece alışveriş, bi kaç banka işi, nadir olarakta birileriyle takılma amaçlı çıkmaktayız. Geçen gün bu kısır döngüyü yok edelim - yumurtamı tavuktan çıktı, tavukmu yumurtadan paradoksunda yeni bir çığır açalım - düşüncesiyle Ayşegülün nerde ne yaptığını öğrenme amaçlı kitaplar aldığımız kütüphaneye doğru gitmeye karar verdik. Sadece bizim aldığımız, kitabın her sayfasında işaretimiz bulunan, her satırını ezbere bilmemize rağmen gebere gebere okuduğumuz, kütüphane görevlisi kendini hala 80lerde sanan kadının bize hediye olarak vereceği günü heycanla beklediğimiz kitabı alma sevdası sardı dört bir yanımızı.
Fakat lakin senelerdir orda bulunan kütüphane yok olmuştu, tam kapısında durup 'nasıl olur lan nereye uçmuş bu kitaplar? uzaylılar bizim kadını kaçırmışlar mıı?' diye sorucakken Eliza 'As çaktırma sağdan sağdan' diye komutlar verince yeryüzünede inmem zor olmadı. Kitapları geç götürdüğümüz her zaman duvarda asılı olan yazıyı bize gösteren, her yazı yazmak zorunda olduğum zamanda 'kızım ne bu yazı düzgün yazsana bir de kız olacaksın' dediğinde 'doktor olucam ben ona alıştırma yapıyorum daa' gibisinden saçma salak cevaplar verdiğim, içeriye her girdiğimizde telefonun üzerindeki danteli görüp gülmemek için kendimizi zor tuttuğumuz, 'lan bu burda altın günüde yapıyordur'gibi geyikler yapıp kakakikiki diye güldüğümüz, ergenliğimizi verdiğimiz kadın-kitaplar-kütüphane üçgeni yok olmuş.

4 yorum:
Belki de kadın ölmüştür?
zaman değişiyo bizde afallamamızla kalıyoruz.
Jana değil Eliza; mezarında da dantel var mıdır?
abdulrezzak Hüdaverdi Muttalip Koyuverdi, zaman hepimize kahpe felek :)
Yorum Gönder