22 Ocak 2010 Cuma

Beni üzdüğü zamanlarda bile yoklugunu hissetmek beni korkuturdu


3456789 km ötemde de olsa neler hissettiğini hissedebiliyorsam
canı yandıgında benımde canım yanıyorsa
aklımdan gecen onunda aynı zaman dilimi içinde aklından gecıyorsa cogu zaman
suan içimden hani sarkıyı söyluyorum dediğinde hiç düşünmeden cevap verip bu cevap doru cıkıyorsa
cogu zaman konusmamıza gerek kalmadan gözlerimizle anlasabılıyorsak
gece ve gündüz kadar zıt bi o kadarda birbirimizi tamamlıyorsak
ne kadar kızsakda birbirimize gördugumuz zaman dayanamıyorsak
çok sık kava ediyor ama barısma süresi iki dakikayı gecmıyorsa
Yemek yerken acaba o da açmı diye dusunuyorsam ve onunda benı düşündügünü biliyorsam
elimizde tek bir sapka varken ve deli gibi yagmur yagarken birbirimize kıyamayap birlikte ıslanıyorsak
'beni anlamıyorsun' dedığınde bile birbirimizi en iyi anlayanın yine birbirimiz oldugunu biliyorsak
Hayali bir arkadası paylasabılıyorsak
araya giren onca insana ragmen sonunda birbirimize kalıyorsak
birbirimizin canını en iyi nasıl yakıcamızı biliyorsak
birbirimizin canını yaktıktan sonra aslında kendi canımızında cok yanıcagını biliyorsak
'öl' desem 'niye?' diye sormayacagını biliyorsam
ve bunu oda biliyorsa
beyin ve kalp gibiysek
bazen birbirimizin yerine baska birinin geçtiğini düşünüp cekilmez oluyorsak
ama aynı zamanda o yere kimsenin gecemeyeceını de biliyorsak
aynı seyi aynı anda giydiğimizde rahatsız olmuyorsak
hatta bundan buyuk keyıfn alıyorsak
birbirimize karsı anlayıssız, ilgisiz ve birbirimizi kaale almıyorsak
buna ragmen anne ve babamızdan sonra en cok birbirimizi düşünüyorsak
birbirimizi üzenleri bi kaşık suda bogabılıyorsak
her anı eksiksiz hatırlayabılıyorsak
ayrı yerlerde sarhos olunca ilk birbirimizi arıyorsak
paramızı ve esyalarımızı tek paylasabilicegimiz kişiler yine birbirimizsek
kıyafet ve ayakkabı dolaplarımız ortaksa
ikimizde iki isimliysek ve aynı burctansak
birbirimizin aynı anda ablası ve aynı anda kızkardeşiysek
birbirimizin yanında burnumuzu karıstırabılıyorsak
daha kötü igrenclıkleri bile yapabılıyorsak hatta
kimsenin bilmediği yanlarımızıda biliyorsak
hiç kimsenin tanımadıgı Cereni bi tek biz tanıyorsak
o benim diğer yarımsa
ben onun diğer yarısıysam
Biz ikizizdir.

21 Ocak 2010 Perşembe

Bir hayal kurdum


Günleri geçsin diye bekleyerek carelerim kör düğüm olmus
Bak buda bitti attım ardıma çıkacagım en son yokusuda dostum
Umrumda degıl artık hiç bir sey
Aglayan eller göz yası dolsa da hep akıtılsa da durmaksızın
Elden ne gelir söyle bana?
Yalanlar ardına gizlenen hersey bir cırpıda cıksın bu dilimden
Gerçegi görmek, gercegi tanımak acı verir ancak dogrusu buymus
Tanımadıgım insalara baktım yanılır insan ben bunu anladım
Ön yargılı davranmak haddime düşmez susmalıyım.
Sırtımı vurduum sandalyeler artık beni istemıyor sanırım
Yine bir sabahıma merhaba derken bakmıssın yapayalnız ben
Alıskınım hiç farketmez
Dagların ardına gitsem bile dilimde dolanan bir kac isim var, dostlarım
Onlar için yasarım
Dikerim boynumu yenik de olsam
Benimle yürüyenleri hissederek
Unutma bir gün gelecek umutların hatrına dogacak bu güneş
Elleri actım yalvarır oldum,
Yumrugu sıktım göz yası doldum,
Gözleri yumdum bi hayal kurdum,
Bitti umudum bak yine durdum.
Dünden bugune bir ışık yakmak yarını aydınlatmak zor.
Bosluklarda dönüp dolasmak karasızca adım atmak..
Asacagımız kac engel var?
Yada yıkacagımız hangi duvar?
Kac kere denesek bak yıne aynı.
Çok mu buyuk bize bu küçük kulvar?
Bir tarafımda tek bı yokus var diğerindeyse bos umutlar.
Bense düm düz gider olmusum ne mi yapmalıyım bilmiyorum.
Hayata bir yön verdiğim anda zorunlu bir seyler kaybolacak.
Ruhumda yeniden bir eksiklik yada bir tas oynayacak.
Telafisiz adım atmak cok zor sonlandırmak bişeyleri.
Hep güçtür anlamadım gitti.
Çok mu sey istedik acaba bizler?
Kagıt kalemle bir gemi yaptık,
İçinede bindik nerelere vardık.
Aradıgımız tek bir sey var; mutlulukla dolu bir sandık.
Bulduk sandık her seferınde,
Devam dedik kaldıımız yerden
Yolumuz dogrumu acaba bilmem
Farklımı bir seyler dünden?

20 Ocak 2010 Çarşamba

Bilmem ilgilenmem de

Al işte bitiyor. Şimdi git, yeni biriyle tanışmaya çalış, olmasın, çok çalış ve bi şekilde tanış, ona daha önce anlattığın komik anıları bir daha anlat, çok sevdiğin filmleri bir daha anlat. Kendini çok düzgün onun hayatına saygılı biri olarak göster, samimiyet duvarı yıkılana kadar sofra adabına uygun olarak yemeye dikkat et."Dur fazla arayıp sormayayım da eskisinde olduğu gibi yüz göz olmayayım" diye düşün, sonra çok ara, hep ara, cebi kapalıysa kıllanıp evden ara. İlişkinin başında kıllandığın adam isimlerini, ilk kavgada yüzüne çarp, onu bütün arkadaşlarından soğutmaya çalış, kendi arkadaşlarının ne kadar süper insanlar olduğunu anlat. Dayanamasın, ayrılmak istesin, debelen dur, yeniden süper bir ilişkiniz olacağını anlatarak bir sürü söz ver. İnsan olduğun için tutama, yeniden kavga çıksın. Ayrılmaya karar versin. Kim uğraşacak yok artık valla ben gelemem bu kadar külfete. Ne güzel rahattık, niye bitiyor ki... Ama yapacak bir şey yok işte bitiyor. Kendimi düşünüyorum tabii ki... Kimi düşünücem, yalnızım artık.

Şimdi böyle söyleyince de sanki bütün ilişki boyunca onu düşünmüşüm de artık kendimi düşünmeye başlamışım gibi oldu. Ayağım var benim. Yürüyorum onunla, kalem yere düşüyor eğilmeden onla alıyorum. İş görüyor yani, hayatı bir ordan. Şimdi durum böyleyken neden sevgilimin ayağını ya da başka bir organını kendi ayağımdan çok düşüneyim. Neden istiyorlar bunu anlayamıyorum. Neyse bunları tartışacak değilim. İşte bitiyor, ayağımla baş başa uzun zamanlar geçirebilirim artık. Aslında mutlu olmam lazım.

"Nereye oturalım" diye soruyorum."Farketmez" diyor sonra bir kafe gösteriyor. Hesabı görünce "Babayarrroooo" diye bağırmanın elde olmadığı lüks bir kafe.Son buluşmada böyle harcamalara ne gerek var anlamıyorum, herşeyden önce yediğimizden içtiğimizden bir şey anlamayacağız ki... Yine de giriyoruz. O bir kahve söylüyor yanında browni, küçük çay yokmuş ben de bir kahve istiyorum. Daha önce yüzlerce kez konuşulan şeyleri bir daha konuşmaya başlıyoruz. Artık ben de inanmıyorum söylediğim yalanlara. Eskiden kendi yalanıma inanıp, gözlerim yaşarıyordu. "Bu topraklar böyle bir sevda görmedi be" diye düşünürdüm. Anlatıyor. Pek dinlemiyorum. Gözüm tişörtüne takılıyor. Ne lan bu? Üstümü örtmesi için pamuk ve polyesterle dokunmuş bir kumaş. Tasarlamış biri onu. Kafamı çıkarayım diye delik yapmış üst tarafına, kollarımı çıkarmam için de iki küçük delik de yana açmış. Şimdi ben kafamı bir eşyanın deliğinden çıkarıp nasıl çok ciddi şeyler anlatayım birisine. Tosbağa mıyım lan ben. Bu ne rezilliktir yarabbi. O bi delikten kafasını çıkarmış beni yargılıyor, ben öbür delikten kafamı çıkarıp onaylıyorum,"Aslında sen de haklısın" diyorum. Hala inanmıyorum böyle yaptığımıza.

Sokaktan bir motor geçiyor gürültüden, söylediği çok önemli cümlenin sonunu duyamıyorum. Bakakalıyorum giden motorun arkasından."Taşıt ne yaa?" diye düşünüyorum. Bütün canlılar gibi insanda kendi özgücüyle bir yerden bir yere ayaklarıyla giderken nasıl oldu da taşıta geçmeye karar verdi anlamıyorum. Yani o geçiş dönemi nasıl oldu? Kendisi çeşitli ihtiyaçları olan bir canlıyken, tıpkı kendisi gibi yemek, içmek, üremek, barınmak vesaire... bilimum ihtiyaçları olan at'ı gördü,"ben buna bineyim de şuraya gideyim" diye nasıl düşündü, bunu nasıl bir mantığa oturttu anlamıyorum. Bir canlı başka bir canlıya biniyor ve kimse bunu kimse yadırgamıyor. Allah aşkına söyleyin neresi normal bunun. At da nefes alıyor ben de ama ben ona şu anda biniyorum. Peki ya atın buna hemen ikna olmasına ne demeli? İki arpaya g.tünü verir bu! Bana bundan sonra kimse "at" demesin, at övmesin.

İnsanın da bu at hususunda hiç ayılmaması, utanıp "lan ne işin var canlının üstünde salayım gitsin, canlıyı, ayıptır" dememesi, bu durumu normalleştirmesi de ayrı rezillik. Zaten her şeyi normalleştiriyor. G.tune koyduğumun insanları. Kumaştan kafayı çıkar normal, hayvana bin normal. Bu arada Bülent Ortaçgil de "normal" ile "anormal" arasındaki kafiye uyumunun mal bulmuş gibi bulunca sevinip "Normal... Normal... Peki, beeeeeen miyim anormallll?" diye şarkı yaptığında ne sevinmiştir di mi sevgili okurlar? Çıplak ayaklarımı birbirine vurup, ayaklarıyla alkış tutarak çok aşırı sevinmiş olabilir bu bu kafiyeleri bulduğunda. Bilmem, ilgilenemem de...

Brownisinden bir çatal alıp bıraktı. Garson tabağı gösterip "Devam ediyor musunuz" dedi, "Evet" dedim. İnsanız yalan söylüyoruz haliyle? Birçok yalan söylemişimdir ilişki süresince, uzun bir ilişki dönemi yaşadık, her zaman çok sevmemişimdir de, arada bir sıkılıp, başka kızları istemişimdir, hatta aldatmışımdır denk düştüğünde kim bilir? Aynı şeyler onun için de geçerli olabilir. Ama aldatmamıştır lan, ben aldatılacak adam değilim.

Neyse bütün bunlar olurken ayrılma kaçınılmazken neden hala ilişki süresince çok sevdiğimizi, hiç yalan söylemediğimizi niye söylüyoruz ki birbirimize. Belki ilerde tekrar bir dönüşüm olur, bundan sonraki ilişkisi bitince aslında en iyisi Umut'tu diye geri dönsün intibası bırakmak için mi acaba. Ya da masalsı bir tat bırakmak için mi eski sevgilinin üstünde. Nedir bu kahraman olma özlemi? Bilemem, ilgilenemem de... Ben sadece daha önceki ilişkilerimde olduğu gibi ona hiç yalan söylemediğimi, onu hiç aldatmadığımı söylerim. Bir de hep seveceğimi eklerim. Zaten normali bu. Yoksa ayrılırken bıraktığı için birinin ecdadına küfür etmek insanlar için anlamsız bir hareket.

Sonuç olarak işte bitti dostlarım. Her şey için teşekkür edip, tıpkı bir asil gibi kalktı gitti. Browniyi paket yaptırıp ardından ben de çıktım. Aynı istikamette olduğu için evlerimiz ve o yavaş yürüdüğü için on dakka sonra hemen iki adım arkasında yürüdüm."Dur paketle görmesin" diye düşünerek adımlarımı yavaşlattım... Baktım olacak gibi değil, karşı kaldırıma geçip depar attım. Ben onun kahramanı olamadım.

17 Ocak 2010 Pazar

Aşk nedir, nerdedir?



Hayat böyle garip bişi ya. ummandıın anda olan seyler vadedilir ya hep, yalan onlar. Hayat sürprizlerle falan dolu değil öyle. Bogazına elma takıldıgında prens gelip öpmüyor seni yada önüne cıkan kurbagayı öpünce şöyle Brad Pitt tadında Kıvanç Tatlıtug kıvamında bi yavruyla karşılaşmıyosun. Bok bi durum yaşıyosun çoğu zaman. İçinde aşk pıtırcıgı duygu yogunlugu olmadıgı zamanlarda karsına kaşlı gözlü yavrular çıkarken bu duygularla varlığını devam ettiren bünye oldugunda o yavrular çil yavrusu gibi dagılıyor dört bir yana. Sonra birini bul bulabilirsen.
Bu zamanlarda da böyleyim işte. Bahtımın birazcık acık oldugu zamanlarda olurdu flörtözlerim. tamam hepsi tam kıvamda değildiler ama bonusuda vardı gözlüklüsüde bıyıklı- sakallısıda. Ama bende lanet elektirik yoktu. Olmadımıda olmuyor be hacı. Hissetmedim mi hissedemiyorum.
Hele sırf eli yüzü düzgün kişilikte oturmus,yada oturmaya hazırlanıyor diyip birini sevdiceğim olarak bagrıma basamıyorum. Birine o sıfatı verebilmem için Aslı olmam gerekiyor. Leyla da değil Aslı. Keremiminde öyle cok bi özelliğinin olmasına gerek yok. Ya gözlüklü olsun ya bıyıklı yada ela gözlü yadaa saç sakal birbirine girmiş magara adamı sonucta i love bonus da olabilir.-bunlar sırf görsel unsurlar içsel unsurlara girdiğimde tüm umudumu yitirebilitem yüksek-
Ama duygu patlaması yasamaya müsait bi bünye olarak dolastıgım su günlerde hiç bi türlüsü karsıma cıkmıyor. Bazen bi ses duyuyorum ' Abazamısın sen gerizekalı?' diye duymamazlıktan geliyorum.
Bunun yanında ben Aslı oldum daa nerdedir aşk?

15 Ocak 2010 Cuma

Gündüz Düşleri

Bugün seni düşündüm bir şarkı çalınca
Her an aklımdasın bak bunca yıldan bile sonra
İnsan koşuşturmacayla hayata dalınca
Her fırsatta hatırlar küçük bir anıyla
Gündüz düşleriyle her an yanımdasın
Her güneş açışında, batışındasın
Bak o sevdiğim adam uzaklardan bana geliyor
Değer bilmez bazen insan ama o pişman, bana dönüyor
Yaz yağmurlarıyla, güz yapraklarıyla
Gündüz düşlerimde beni seviyor
Yaz yağmurlarıyla, güz yapraklarıyla
Gündüz düşlerimde benim oluyor
3 sene önce bu zamanlar gündüz düşlerimde ki şahsiyeti anımsamaya başladım bir kaç gün önce. zaman zaman mazoşistliğin sınırlarını aşıp facebook profiline bakardım sevgilisiyle resimlerini göre bilmek için. hatta fakültesinin önünden her geçişimde gözlerim arardı onun gözlerini yada yanında elini tuttugu kızın gözlerini. Nedendir bilmem ama kendime acı çektirmek unuttururdu çogu seyi. zaten asıktım ya acısı bile güzeldi sanki. yada benım beni avutma yöntemim buydu.
Yine böyle bir anda başka bi adresten eklemiş olmamın tüm fotograflarını görebilme imkanıma yol açmasıyla ezberimde olan her kareye bakmaya basladım. ilk dikkatimi çeken 2 klasörün yok olması oldu. nitekim o klasörler sevdiceğine ait fotorafları barındırdıgı, her baktıgımda ekrana benzin döküp ateşe veresimin geldiği klasörlerdi. sonra diğer klasörleri inceledim ve kıza ait bir tek fotograf ve yorum yada sevgi pıtırcığı herhangi bir şey göremememin verdiği sevinç aklımda tek bir düşünce olusmasına sebep olmustu. evet ayrılmıslardı, uzun süreli ciddi ilişkileri olan, 1 sene arayla aynı üniversiteyi kazanıp ilişkilerine devam eden, çocugun her fırsatta kızı aldattıgı mutlu mesut ilişkileri sona ermişti. bana faydasının olmayacagını bilsemde içimde büyük bi mutluluk olustu. benim olmayan kimseye yar olmasındı. o gece rüyamda uzuuun zaman sonra tekrar onu görmemle sonuçlandı.
sınavdan dönüşte ringe binerken ilahi bir işaret bekliyordum. tıkabasa dolu olan otobüsten içeri adımımı atıp başımı kaldırdığımda bir zamanlar hoşlandığım, onun çaldığı cafede program boyunca bakışıp lakin sadece 'iyi aksamlar' dilekleriyle son bulan diyaloglar kurduğumuz ve 'asıl kahramanım'la aynı ismi tasıyan çocugu gördüm. otobüs boyunca bakışmamızın ve beklediğim işareti almam sebebiyle eve kadar uçtum.
düşünyorumda bana onca kötülük yapan, acı çektiren, içimde yarım kalan bişilerin olusmasına sebep olan şahsiyet suan karsıma gelip herseyi tamamlamak istese cevabım 'evet' olur muydu?
O kadar aptal olamam değil mi be blog? Yok ben onu sadece gündüz düşlerimde severim..
Bugün parkta oturdum seyrettim çocukları
Yağmur başlayınca hiçbiri kaçışmadı
Bende kitap okudum sanki senden bahseden
Gözlerimi kapattım sayfaları geçerken
Gündüz düşleriyle her an yanımdasın
Her güneş açışında, batışındasın
Bak o sevdiğim adam uzaklardan bana geliyor
Değer bilmez bazen insan ama o pişman, bana dönüyor
Yaz yağmurlarıyla, güz yapraklarıyla
Gündüz düşlerimde beni seviyor
Yaz yağmurlarıyla, güz yapraklarıyla
Gündüz düşlerimde benim oluyor