4 Kasım 2010 Perşembe

Sadece bir mazoşist öyle bir narsiste aşık olur

Ev arkadasımın ani bi kararla memleketine gittme tarihini bugüne alması sonucu ilk defa bu evde yalnız kalıcam için bir telaş kaplamıştı içimi.Zira
bunu arkadasıma belli etmemek zorundaydım çünkü yine ani bi kararla vazgecebilirdi ve burda 5 gününü stresli bi şekilde geçirebilirdi. O
yüzden cool gözükmek zorundaydım.
Gerçi yalnızlığı seven biri olduğumu düşündükçe
içimdeki telaşta azalıyordu. Otobüs saati yaklasınca baska
bir arkadasımız onu almaya geldi. Bana 'sende gel hadi hava almıs olursun' dedi. Arabada çakmaktaşında olduğunu bilmeme ragmen
ok dedim. Görüşmüyor olusumuzun 17.günündeydik.
Ve
bu sıralar cokca aklımdan geçmekteydi. Özellikle Nazlıya (ev arkadasım) benim onu anlamadığımı, ayrılmak istemediğini, suçlu olanın ben olduğumu söylemesinden sonra. Aklımdan geçiyordu ama hala olayda haklı olduğumu
ve sanırım artık onu istemediğimi düşündüğüm için sadece aklımdan geçiriyordum. Herhangi bir eyleme sebep vermiyordum.

Arabaya bindim. Önde oturuyordu. Merhaba dedim. Sustum. Saçlarına dokunmamak için kendimi zor tuttum bide. Şarap muhabbeti oldu güldük, en son şarap içtiğimizdeki sarhoş taklitimi yaptı sessizce, hissettim güldüm. Terminale vardık. arabadan inince gördüm yüzünü. Sadece bana aitmiş gibi hissettiğimi gördüm ve te
krar aynı seyi hissettim. Sanki hiç kötü yada iyi bişi yaşamamışız gibi, 2 sene önceki bakışları, gözlerini kaçırışları, bıyık altı gülüşleri ve saçma sapan
laflarıyla aynı noktadaydık. Ne bi adım atabilmiştik ne de geri çekilebilmiştik. Biz birbirimizi hiç anlamayan ve sonsuza kadarda anlamayacak
olan iki insandık. Ve birbirinden kopamayan, aralarında
anlamsız bi bağ olan iki insan.
Bana bakmak istediğini anladığım için o bakınca bakmadım, oda öyle hisstemiş olacakki ben o özlediğim yüzü izlerken izin verdi bana. Gözlerimiz
pek kesişmedi, kesiştiği nokta
da zaman
duracaktı, biliyorduk.



Eve bıraktılar beni. yaklasık 1 saat sonra mesaj geldi.
Çakmaktaş; geleyim mi?


Sonuç olarak şuan yanımda değil. Beni düşünüyor biliyorum, onu düşünüyorum biliyor. Ama biliyoruz ki biz hiç bir zaman birbirimizin olamayacak kadar farklıyız. Birbirimize aşık olacak kadar da aptal.


1 Kasım 2010 Pazartesi

Benseniseviyorumbundabirkasıtyok

Acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
hüzün hastası bir hayvansın
şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
ağır işkence görmüş şehirlerde
saadetin zarif, adaletin ince.

bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.

tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var
ve
alelacele asılmış bir çocuk militan
gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
yükseldiğin gökyüzüne.

ben seni ayakta alkışlıyorum
hep ayakta alkışlıyorum seni ben
yollarda yürürken alkışlıyorum
sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum
afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum
vuruşurken alkışlıyorum seni ben
evet, hüzün hastası bir hayvansın
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun
kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden.

o nasıl bir hale
bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde;
bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında
'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun
aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün
kirpiklerin alnına deyiyor
bende deyiyorum alnına cevapsız sorularımla
uykum geldi diyorum
seni sevmekten uykum geldi
jilete abanıyorum
korkuya abanıyorum
tek arkadaşım yok öbür tarafta çünkü!

çek perdeleri, kapat ışıkları
bu telaşlı yokoluşun fosforu aydınlatır bizi
uykum geldi diyorum
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim
heryeri keserim, herkesi, herşeyi keserim
bıçağımı taşıyan elde kader çizgim de gizli!
bitiyor
sancıda safları sıklaştıran o garip haz bitiyor
bir kez olsun samimi bak
bak! gecenin eteklerine eşkiya ayrılıklar siniyor!

acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden
ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu
oysa hiç sansım kalmadı
yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden.

al bu külü de götür
al bu külü de götür, diğer taraflara üfle
muzaffer bir hain gibi ayrıl
tertemiz hayal hikayemden.