12 Kasım 2009 Perşembe

Başka bir adla, başka bir zamanda rastlasaydım demiştim ya o gün sana

Dün gece iç sesim 'hadi be as bi çılgınlık yapalım bu gece' dedi. Ev halkına ve kendime bi baktım nazlının tansiyonu fırlamıs oldugu için hepbirlikte ona tansiyon düşürücü formüller üretmekteyiz. sonra umutla mineye baktım oda sürekli kusar modda olduğu için dönüp iç sesime tam 'yok hacı bugünden sana hayır gelmez' dicektim kii beynimde ampüller yandı ve nette göremediğim için denize mesaj attım.
- yaşıyomusun?
+ evet yaşıyorumda numaralarımın hepsi gitti sen kimdin?
- As.
+hmm tamam kaydediyorum napıyosun.
- oturmaca nette göremedimde merak ettim.
+ giremedim nete yea canınmı sıkıldı?
- sanırım.
+ yarın kaçta gidiyosun?
-gece 12.
+ bende senden 1 saat önce gidicem. 2 bira iç sıkıntın gecer benimde şarap içesim var.
-ben bira sevmem ki. ayrıca rahatlama yöntemim o degil. gezmeyi tercih ederim.
+ git sen es esinde gez. ( hala anlam veremediğim es ese karsı kıskanclık krizleri)
-şimdi de gezerim es es'te de gezerim. sende git sarabını iç.
+ nereye gidiyosun?
-dısarıya gezmeye.
+bu saattemi? yalnızmı cıkıcaksın, yanında biber gazı falan varmı? (saat 11:30)
- evet yalnız cıkıcam biber gazımda yok. umarım kacırırlar da sende kurtulursun.

sonra deniz nete girer. ve bu konusma 1 bucuga kadar. 'ben gezmek istiyorum. Ama benimde içesim var napıcaz?' diyaloglarından sonra tamam ozaman şimdi ben seni almaya geliyorum gezeriz sonrada sizde sarap içeriz? anlasmasına doru ilerledi. tamam olur dedim iç sesime uyarak. aslında gezesim falanda yoktu hani. Gecenin 2 sinde hazırlanıp beni almaya geldi bende ev ahaline söylemeden cıktım dısarıya. Hiç gitmedim ben şahin tepesine dedikten sonra tamam o zaman oraya gidelim dedi ve orayada gittik. ortam müsait olmasına ragmen flörting bi durum yasanmadı. Evin önüne geldik. Şarap almamıs oldugumuz için 'aa görüyomusun bak şarapta almadık. ama istersen gel fatih falanda uyumamıstır daha dedim. 'yok gelmiyim gec oldu' dedi. 'peki sen bilirsin' dedim. 'sen eve gir bakıyorum ben burdan' dedi. Ne kadar anlam katabildim bilmiyorum ama tüm yüklemeye calıstıgım anlamlarla baktım. kapıyı kapattım. Ev kapısından girdikten sonrada. arabanın sesini duydum ve yukarı cıktım.
Sabah uyandıgımda rüyamda yusu gördüğümü anımsadım. bi terslik vardı o gece rüyamda denizi görmem ve ona aşık olmam gerekiyordu ama olmadı. kahvaltıdan önceyse Bugsla konustuk o yazdı bense artık tecrubeli olduguma dair nutuklar atarak agına düşmeyecegimi belli ettim. Kahvaltıya oturduk. fatih pat diye denizle cıkıp cıkmadıgımı sordu. 'Hayır tabiki onun sevgilisi var aa ayıp nerden cıktı bu' diyebildim sadece. İç sesim ise keşke cıksak diyip dememek arasında kaldı. 'Bi siktir git be hacı' dedim sustu.
Yaklasık 2 saat önce eve birden deniz,ismail ve musti üçlüsü geldi. Amaç benim dogum günümü kutlamakmıs. pastalar mumlar falan bir gün önceden kutlandı dogum günüm. Eksik olan tek şey denizin bana her zamanki gibi davranısıydı. Nedenini bilmediğim sekilde soguk davrandı. Arada kacamak bakısları saymazsam.
Her ne kadar ona asık olmadığımı anlasamda. . keşke aşık olsaymısım be hacı.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Aslında yollar yalanını görmez yaraları sarmaz hiç bitmez


Henüz daha bir taslağını bile hazırlayamadığım sunumuma,
Bugün itibariyle alınmış bir bilet dahilindeki yolculuğuma,
Doğum günüme,
en önemlisi 'huzur'uma kavuşmama 4 gün kaldı.

Kendimi bu psikolojiye o kadar soktum ki sanki biri perşembe aksamı uyucam ve bambaşka bi evrene bambaşka bi biçimde uyanıcakmışım gibi geliyor. Yanlış da sayılmaz aslında. Yeni yaşıma girdiğim ilk saatlerde otobüs camından dışarıya bakıp geçtiğimiz topraklar üzerinde kimlerin ne şekilde yaşadıklarını düşünücem. Muhtemelen bu düşünceler beynimden geçerken kulağımda da teomanın 'ağır kapı' yada 'yollar' şarkısı geçiyor olucak. yolculuğun bitme anından sonrasını hayal bile edemiyorum. hatta o anın büyüsünün bozulmaması için bunu kasıtlı olarak da yapmıyorum.
sonrası aydınlıııık ferahlıık. Ve bu kısmı ummaklada yetinmek istemiyorum.
düşündümde yaklasık 40 gündür burdayım. Ve geçen senelere göre o kadar pasif bir insan oldum ki kendime ben bile anlam veremiyorum. bazen bi an geliyor hayattan tamamen soğuyorum o an gözümde hiçbişeyin değeri olmuyor sanki. bugün Elizayada dedim bunu benden demi dedi. ondan da değil ama o an kendimden vazgeçiyorum sanırım. neyse bu konu derin.
Denizde hayatıma girmeden çıktı. aslında hayatıma sokma gibi bi çabamda yoktu. bazen istemedim değil ama olmayacagını bildiğin bişeyde ne kadar çaba gösterebilirsin ki. hem elizadanda yüksek dozda uyarılar alıyordum. O izmire gitti. Huzur bana geldi. Es ese gittiğimi öğrenince de o atar yapıcak. Huzur bana gelicek.
Buda böylece günlük vari bi post olarak takvimlere eklenecek.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Küflü prens

Ben jiletin öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler!
Puhuların üstünden gece vardiyaları ve rıhtım görülüyor
Üstündeki kan kokusu bütün cesetleri buraya çekecek
Öyle şehvetli ki dudaklarını saran atmosfer
Diplerine kömür çökmüş tırnaklarıyla küçük serseriler
Senin ellerinden kabusun matarasını kapacak ve
İçindeki sessizliği içecekler.

Ben hüznün öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler!
Son tartışmamız olsun bu yoksa beni öldürecekler
Usulca akan bir gözyaşı gibi sevişelim de biraz, eğer istersen,
Çok uzun yolları aydınlatan benzin istasyonları gibi
Uykusuzluğumuzu gölgelesin alkolün dövdüğü saatler
Bak, yatakta ikimiz de ağlıyoruz; meselemiz malum, aşk
Üst kattaki komşu yine çocuklara su veriyordur
Haplar da kayboldu, esrar da, bileklerimizdeki kesikler de
Havaya bir kuş at, ben onu yerdeki gözlerimle vuracağım
Dudakların ne ki, olsa olsa şurdan üç beş adım

Ben mezarın öteki yanına yatacağım sana iyi geceler!
Aramıza bir hançer bırakacağım, belki küflü bir hançer
Onun küfüyle paslanırken gizli saklı yalnızlığımız
Rüyamıza giren prensler
İçimizdeki mutsuzluğu içecekler

Ben intiharın öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler!

2 Kasım 2009 Pazartesi

Afedersizniz!
Rica etsem
Biri beni öldürebilirmi acaba?

dönbakdünyaya:/


İnsan hayatı boyunca hep aynı şeylerimi yasayacak acaba? Aynı acıları binlerce kez hiç yaşamamıs gibi? Aynı senaryolarda farklı oyuncularla. Aynı mutluluğu farklı gözlerde. Aynı sıkıntıyı farklı takvimlerde.
Bu zamanlar 2 sene önceye dönmüş gibiyim sadece akıl farkıyla. bazen yasamak istiyorum ama kendimi öyle bir engelleyebiliyorum ki buna ben bile şaşırıyorum. duygularımı mı yitirdim acaba?
Çogu zaman soğuk, agrasif, sıkıcı hatta odun oluyorum onun gözünde. Karsılıgında ise sadece işine gelirse diyebiliyorum. Yalnızlıktan o kadar bunalmısken 'bişiler yapma' isteklerine burun kıvırıyorum. Kaçırma fantezilerinde 'es es' diyorum. O kızıyor, ben susuyorum.
Kokusunu duyuyorum, nefesini suratımda hissediyorum ama gözlerim onu görmüyor. herkes tarafından benim batmamı engelleycek zengin damat olarak gösteriliyor, o imalı bir sekilde gülüyor ama ben 'oyun bitti' diyorum.
Bazen hissetmiyorum, bazen keşke 'O' olmasa diyorum, bazende bu sıçtımının kaderine tükürüyorum. yok yok bunu hep yapıyorum!