10 Mayıs 2011 Salı

Bana kaderimin bir oyunu mu bu?

Ayrılalı 6 ay oldu. Bu 6 ayın içinde 6dan fazla görüşmüş olsak da, telefonda konuşmuş olsakta, 1kere sevişmiş olsak da ayrılalı 6 ay oldu. Benim bunu kendime inandırmam çok uzun sürdü ama biz ayrıldık. O benim artık sevgilim değil ve en kötüsü bir daha asla benim olmayacak bir daha asla onun olmayacağım.
Bütün bunları niye mi anlatıyorum? Niye mi bunları tekrarlayıp kendime inandırma ihtiyacı duyuyorum?
Dinleyin.
Ayrıldıktan uzun bir süreye kadar gözüm ondan başkasını görmedi. Ondan başkasının hayatım da yer alamayacağına o kadar inandırmıştım ki kendimi etrafımda varolan hiç bir erkek bana erkekmiş gibi bile gelmiyordu. Hiç bir erkek bende sevgili sıfatını oluşturamıyordu. sonra biri çıktı karşıma. İlk defa bir şeyler hissedebileceğimi düşündüm, ilk defa başka biri için hazırlandım. Gerçi ben O'nun için hiç hazırlanmadım. Ne zaman makyaj yapıp güzel giyinmeye kalksam tüm öküzlüğüyle "Ne gerek var ki sanki onları sürünce mi güzel olucaksın, makyajsız daha güzelsin." derdi. Yada ne zaman süslenip püslenip yanına gitsem. "Bunca saat bunun için mi beklettin beni, hem ne o elbisenin hali bi daha giyme. Bacaklarına da parlak gözüksün diye saçma sapan şeyler sürme." der beni sinir krizlerine sokardı. Neyse ben ilk defa başka biriyle olma fikrine kendimi alıştırmıştım. Bizim için planlar bile yapmaya başlamıştım ki yeni flörtözüm bena karşı olan ilgisini azaltana kadar.

Bana kaderimin bir oyunu mu bu çıglıklarıyla O'nu aradım ve mezuniyet baloma davet ettim. İlk defa birlikte olduğumuz süreçte dahil olmak üzere ben "nerdesin?" demeden açıklama yaptı bana. Üzgün ve masum ses tonuyla gelemeyeceğini ve gelememe sebeplerini anlattı bir bir.
Ve ben yine 6 ay öncesine geri döndüm.


bir varmışşş bir yokmuş.....

sabah uyandığınızda yanında uyumakta olan adamı/kadını özlediğinizi hissettiğiniz oldu mu hiç? hani en fazla 7 saattir uyuyor olduğunuz için doğanın kanunu gereği onu görememeniz sebebiyle uyanır uyanmaz onu deli gibi özlediğinizi fark edip sanki yirmi bin fersah öteden yeni gelmiş gibi sımsıkı sarılıp kokusunu içine çekmek istediğiniz olmuş mudur?

eğer cevabınız hayırsa kuvvetle muhtemel yazının ilerleyen kısmı sizin için bir anlam ifade etmeyecektir... ama eğer cevabınız "evet" se buyrun ozaman.......size güzel bir masal anlatıcam.. masal bu ya bir prens ve bir prenses olacak elbet ve tabiki AŞK....

bazı aşklarda zaman yoktur mekanda hatta an da yoktur. o aşklar sadece vardır ve hatta yaşayan kişiler bile çoğu zaman ne yaşadıklarını bilemezler anlamsız olaylar silsilesi gibi gelir yaşadıkları.. güzel olanı göremezler ve yaşadıklarının nekadar mucizevi bişey olduğunun ayrımına ne yazık varamazlar..
bu masaldaki prens ve prenseste yaşadıkları aşkı fark edemeyenlerden miş.. güzeller güzeliymiş prenses prenste ona yakışır cinsten tabi ki yakışıklı ve mağrur.. bu ikisi bir oyuna tutuşmuşlar.. sen mi kazanıcaksın yoksa benmi, ben mi kaybedicem yoksa sen mi? anlamsız bir çekişme ama bir okadar manidar.. sert darbeler fakat keyif verici.. karmakarışıkmış her şey ve çok net dingin bir deniz gibi...
prenses çok gururluymuş. başı her zaman dik sözleri kılıçtan keskin..prens se erkek ya masalda bile aynı umursamaz davranmaya bayılırmış...
günler günleri aylar ayları kovalamış bakmışlar bu oyunun sonu yok bişeyler yapmak lazım demiş prens.. prenses susmuş.. söz ver bana demiş prens söz ver ben sen olucam sende ben.. biz birbirimiz için var olucaz taki bu diyardan gidinceye kadar..tut elimi demiş prens, prenses çekingen ve korkak beklemiş,beklemiş ve dayanamayıp tutuvarmiş prensin elinden.. masalsı br aşk başlamış ama ne yazık ki masal burda bitmemiş....
başında taa en başında tutuştukları oyundan hiç vaz geçememişler. prenses inatçıymış ne istediğini biliyormuş dillendirmiyormuş, prens zekiymiş görüyormuş, biliyormuş ama yinede duymak istiyormuş..ve yorulmuşlar... çekmiş gitmiş prenses..sırça sarayına geri dönmüş okadar sert davranmak istiyormuş ki bir damla göz yaşı bile dökmemiş..günler geçmiş prens çok özlemiş okadar özlemiş ki bir gece günün doğuşunu bile bekleyemeden gecenin karanlığıyla geli vermiş...prensesin karanlık gecesi aydınlanmış..çiçekler açmış içinde..ama prensen bu çiçekleri hiç canlı tutamıyormuş..rengarenk çiçeklerin içinde dipte kalan kurumuş dallara takılıyormuş.. prensin hiçbir zaman göründüğü gibi olduğuna inanmamış,kadınca kıskançlıklarından ve hayal dünyasında yarattığı ihtiraslardan kopamamış... güzel giden masala olmayan bir cadıyı yada büyücüyü katmış hep, çok sevdiğindenmiş aslında sevipte gösteremediğinden... ama yine kötüler kazanmış ve bu aşk "masal " olmuş....prenses "BİT -Tİ" demiş gelme artık, dön keldi ülkene..ve gitmiş prens. oysa prenses okadar çok seviyormuş ki ama içindeki ki kişiye yenilmiş kendinin celladı olmuş..aşkını kaybetmiş,oyun arkadaşını yitirmiş, nefes alamıyormuş çünkü nefesi yokmuş.. kahrolmuş...ama prensesliğinden ödün vermemiş..çizdiği sınırlar içinde kendi kurallarıyla bikaç hamle yapmış ama nafile..
prens bazen prensesin sarayında alırmış soluğu aralarındaki o çekim söze bile gerek bırakmadan kavuştururmuş onları.. gece en yakın dostları olmuş..gece karanlıkları sırlarına ortak olmuş..
bir sabah güneş doğarken kollarında uyanmış prenses prensin..ve onu nekadar çok özlediğini fark etmiş...aslında uyumadan önce saatler geçirmişler birlikte ama uykuda bile okadar çok özlemişler ki birbirlerini...
ve güneş doğmuş prenses artık büyüdüğünü ve gecenin karanlığının onu korkutmadığını, gecelere sığınmak istemediğini söylemiş prense... prens susmuş prenses susmuş bu sefer içindeki o kötü ses bile dayanamamış "kal demiş prense gitme benim sarayımda geçti en mutlu anlarımız kal her birine yeni bir mutluluk ekleyelim" prenses susmuş....kapıyı açmış : HOŞÇAKAL .. demiş
prens gitmiş, prenses kahrolmuş......ne yazık ki mutlu bitememiş bu masal gökten üç elma düşmemiş ama yinede okuyan bundan nasibinilmış.....

bazı aşklar okadar büyüktür ki ne tarifi vardır ne mantığı, ne ismi vardır ne cismi, ne anlamı vardır mı vardır ne açıklaması..onlar sadece vardır..o AŞK tır..hiç olmadığını düşündüğünüz anda karşınızdadır ve bambaşka biri olsa bile hep yanı başınızdadır....