29 Haziran 2009 Pazartesi

Çürük elma

Dün gece uyuyamadım çünkü aramızdakilerin bittiğini biliyorum.
Artık acı duymuyorum çünkü aramızda olanların ne kadar gerçek olduğunu biliyorum.
Ve eğer ilerde, uzak bir yerlerde, yeni hayatlarımızda birbirimizi görürsek sana neşeyle gülümseyeceğim ve o yazı ağaçların altında nasıl geçeridiğimizi hatırlayacağım.
Birbirimizden öğrenerek ve sevgiyle büyüyerek. .
Aşıkın en güzeli ruhu uyandıran ve bizi daha fazlasına doğru uzandırandır.
Kalplerimize ateş ekip de akıllarımıza huzur verendir.
Ve işte sen bana bunu verdin.
Bende sana sonsuza dek bunu vermeyi umdum.



Şuanda kendini kayıp hissettiğini biliyorum.
Ama merak etme hiç bişi birden yok olmaz ve kaybolmaz.
Beden yıpranmış, yaşlanmış, eski ateşleri küllenmişde olsa yeniden alev alabilir.

Walt Whitman

25 Haziran 2009 Perşembe

Yok artık Lebron James !

Bir kaç gündür filmlerde yada kitaplarda kendi hayatımın bir bölümünü bana anımsatan bi nokta gözüme çarptı ve beni kendi etrafında döndürmeye başladı. ve filmin yada kitabın o bölümlerinde neden gözlerimi yumduğumuda farketmemi sağladı diyebilirim.Hani bir film izlemeye başlarsınız ilk sahnelerde kahramanın başına kötü bi olay gelir ve siz 'ayy yazık ama hayat devam ediyor' dersiniz. sonra dakikalar ilerler ve olmadık yerlerden olmadık şeyler çıkar gelir ve kahramanı bulur bu sefer dersiniz ki 'bir insan bu kadarda belayı üzerine çekemez kii'. dakikalar hala ilerliyodur ve kahramanın başına hala kötü şeyler gelmektedir. ve siz dayanamayıp sonunda 'yok artık bu kadarda değil' dersiniz. ben pek dizi izlemem ama ortamda birileri izliyosa gözüm kayar yada bir iki fragman görürüm dizinin hangi yöne dogru aktığını saptamam zor olmaz. küçük kadınlar mı ne o dizide de ne zaman 1-2 kareye denk gelsem hep aynı cümleyi kullandığımı anımsıyorum.


Yok artık Lebron James!


----------------------------------------------------------------------------------



İşte tüm bu dizi,film, kitaplar gibi benim ilişkilerimde hep bu cümleyle sonlanmakta. aslında öyle aman aman da bi ilişkim olduğundan bahsedemem ama hayatımda iz bırakan erkek sayısı 4 hatta 3 demem daha doru olur.

İlk olarak bu kötü talihin bana bulasması Buny' le gerçekleşti. bu şahsiyet şu 4ün içinden çıkardığım kişi çünkü bununla ilgili olayları hafızamın en derin köşesine ittim ve geri çıkarmama konusunda da kararlıyım. Bu yüzden bunu es geçerek 2. feLaketimle davam ediyorum.

Buny'den az biraz sonra hayatıma girme girişiminde bulundu, daha önceki bi yazımda da bahsettiğim üzre bu kişi Yus. tam hayatıma gireceği zaman, herşeyi benim mululuğum için yaptığını ama benim onu iplemeyerek üzdüğümü söyleyip beni kendine bağlarken 'ciddi!' bi ilişkisinin olduğunu ögrendiğim oğlan. evet durum bu kadar vahim gerçi ilişkisinin ciddiliğide tartışılır herif başkalarıyla fingirdesin, flörtleşsin söz konusu bi sevdiceği oldğunda da ciddi bir ilişkisi olsun. yok artık!bu yus faciasını atlatıp üzerinden uzuuuuun bir zamanı sadece ufak flörtlerle geçirdikten ve erkeklere olan güvenimi tam kazandım diye düşündükten hemen sonra hayatımın 3. enkazıda karşıma çıkmış bulundu saygıdeğer, elizanında çok hazettiği(!) ; Hacı.

Liseden aşık olduğum bir oğlandı bu hacı. daha sonra feyste ekleşip msn olaylarına girince muhabbetimiz gelişti. ve aynı il sınırları içerisine girincede birbirimizin çekim gücüne yenilip sevgili sıfatını almamız pekde zor olmadı. iyimi oldu kötümü oldu bilemiyeceğim ama keşkeleri sevmediğim için oldu bitti diye geçiştirmeyi tercih ediyorum. aslında diğerlerinin ki yanında bu çok masum kalır. çünkü bunda bende hatalıydım. güvensizlik benliğimi okadar sarmıştıki daha ilk günlerden çocugu 'güven' kelimesiyle boğdum. 'ben sana güvenmiyorum. 2 günlük ilişkide nasıl güvenmemi beklersin. bana ne yaptıgını nerde olduğunu bildireceksin' ve bunun gibi birsürü laga luga yapınca çocukta buharlaşıp uçmayı tercih etti. haklımı tartışılır ama ben lanet olsun buda mı demek istemıyordum. ve bu aşkda burada bitmiş oldu. sonra sonra aradan pek bi zaman geçmeden karşıma nerden beladan çıktıysa burki faciası çıkıp geldi. tüm uğursuzlukları üzerime çeken ben yine bir afetle karşı karşıyaydım. bu sefer tecrübeli olduğum için korunabıleceğim tüm alanları saptamıştım ve bu sefer yara almamaya kararlıydım ki ufak bi sıyrıkla durumu atlattım.

Burki ye gelince onu hayalgücümde o kadar büyütmüştüm ki konusmaları, düşünceleri, davranışlarıyla sevgili moduna geçince hayal kırıklığına uğradım.çıkmadan önce nerde olduğunu ne yaptığını sürekli bildirmesine ayar olup 'yuhhara. artık nefes alıyoruuum aldııım yakında bunuda yazıcak, yaptıklarından dolayı madalya falan mı takmamı beklıyor' derken çıkarken olayın bütün büyüsü bozuldu sanki. birlikte vakit geçirme zamanıda arttıkca aramızdaki bağlarda yavaş yavaş incelmeye başladı. gerçi bu benim hissettiğim duyguydu ama o ilişkimize 3. bir kişi katmanın heycan vericeni düşünmüş olmalı pat feysinde başka bir sürtükle ilişkide yazısını görünce elizayla 'yok artık Lebron James!' dedik. sürtük demek doru olmaz aslıda iş bizim piçte elalemin kızı ne bilsin bu çocuğun sevgilisi var ilişkileride normal bi şekilde ilerliyor falan. neyse burki hernekadar durumun benim anladığım gibi olmadığını, bir idda ugruna gaza gelip yazıp bana haber vermekte geciktiğini, kızla şimdi görüşmek değil konusmadığını söylese bir sürü laga luga yapsada ben yermiyim? yemem tabi hele ki 4. vukaatını yaşayan biri olarak.


Bu olayda böylece kapanmış oldu ve ben artık filmin sonunda mutluluğu yakalayan kahramanlar gibi ölmeden önce son nefesimde mutlu olacağımı umuyorum tabiki bi kocam olurda ben ölüm döşeğinde yatarken yanında sütun bacaklı sarışın bi hatunla karşıma çıkıp bana ' yok artık! ' dedirtmezse.

21 Haziran 2009 Pazar

iyi iyi valla iyi ozamansaa. .

Aslında ondan sadece satır aralarında bahsetmek hoşuma giderdi ama uzun zaman sonra ilk diyalogumuzu, onun hayatıma 'lisedeki platonik aşkım' sıfatının dışında beni daha fazla tatmin edicek bi sıfatla girmesinden ve aynı hızla çıkmasından sonra ki değişmeyen diyaloğumuzu gerçekleştirdikten sonra sayfanın üst kısmına çıkmasını düşündüm.
- nasılsın?
+iyiyim sen?
-bende iyiyim napim işte. balkestemisin?
+evet. sen?
-yok istteyim ama gelicem. eee napıyosun, nasıl gidiyor?
+tatil yapmaya çalışıyorum.
-sanki çok ögrencilik yaptında şimdi tatil yapıcaksın ehehihih
-iyi iyi valla iyi ozaman :DD
+:D
sanırım bu diyalogun sonunun 'özlemişim bu muhabbeti, bende bende' diye biticeğini umuyordu ama onu hayalkırıklığına uğrattığım için son derece mutlu, mesut ve bahtiyarım. onu hayatımın geri kalan kısmından ve hayallerimden cıkartalı uzuuun zaman olmuş olmalı.beybifeys yüzünün o aptal sakal-bıyık karışımıyla hacıya dönüşmesinden sonra uzuuun zamanda hayatımı herhangi bi miniminnacık köşesinde bile yer alacağını sanmıyorum ki buda bana artık acı vermiyor. burki olayının son bulmasından sonra tüm acılarımı ruhumdan çekip alacagını düşünmüştüm oysa. gerçı bu bi varsayımdan ibaretti. o sokak, o durak, o otobüs ondan neler değiştirir bilmem ama bende bi kıpırtı bile olusturamcak artık. keşke içimdeki hafif rüzgarı yok etmek yerine fırtınaya dönüştürmeyi başarabilseyidi. .

19 Haziran 2009 Cuma

veee sonra..


Bu günlerde pek de havamda olduğum söylenemez. içimi acıtan garip bi belirsizlik var hayatımda. istiyorum ki şöööle bi kaç ay sonrasına gitsem hayatımda neler değişmiş görsem sonra bulunduğum zamana geri dönüp kafamda ona göre hayaller kurabilsem..

Yaklasık bir haftadır hayal kurmadan yaşıyorum ve bu benim için yaşamamaktan daha kötü bişimiş. gerçi daha yaşamamanın ne demek olduğunu bilmiyorum ama buda bivarsayım.
hayallerim yerini garip rüyalara bıraktı sanırım.sürekli farklı dünyalar içerisinde farklı duygular yaşıyorum. misal geçen akşam;


* ben denizlideymişim böle ordaki insancıklar var yanımda bide tanımadığım bi bonus çocuk var. burkide orda ayrıldığımızdan sonraki zamanlardan bi zaman ama. sora o bonus cocuk elimi tutuyor falan yakın arkadasımmıs ama tutuyor işte benimde kelebeklerim uçusmuyor değil. ki bonus sonuçta. ahh bilinç altı olayları.


ondan sonraki akşam;


* yine farklı bi yerdeyim mekanı tam hatırlamıyorum ama bulunduğum il sınırları değil. ve yine başka yere gitmeliymişim 12de trenım falan varmış. tanımadığım simalar var ve beni sonkez görmek istiyolar onlarla görüşmeye calısıyorum sonra baska bi mekana geçiyorum sonra Eliza'nın 'Aaaaas nerdeydin çooook korktum' çığlıklarıyla uykuma son veriyorum saat 13:05 civarı.


ve ben yine hangi rüyam bi gün gerçek olucak sevdasıyla deerin uykulardayım. .



18 Haziran 2009 Perşembe

beynimdeki ufak kalıntılar.

Aslında pek de tarzım olmayan fakat kulağımın bu kadar çabuk alışıp sevmesine şaştığım ritimler arasında geçmişe ufak bi gezi düzenledim. herşey masaüstümdeki 'BELGELERİM- ıvır&zıvır- DVD-masaüstü klasörü' ne girmemle başladı diyebilirim.
Aman Tanrım ne kadar çok yaşanmışLık(-ama) lar varmış orda inanamadım desem yalan olur. çünkü elizanın hayatıma girmesiyle bir sürü yaşanmışlık olusturduğumuzun bilincindeyim.
o değilde bizaman hayallerimin büyük bi kısmını olusturmaya, hatta beni gerçek hayattan uzaklastırıp 'leyla' yapmaya azimli olan başkasının 'mecnunu' gördüm. başkasının diyorum çünkü bana ait olduğunu sandığım zamanlarda bile başkasına ait olduğunu biliyorum. ama artık bunuda garipsemıyorum. karşıdan kuma olmaya yetenekli bi görüntüm var sanırım. metres demiyorum, demek istemiyorum kendime yakıştıramadığım bi tabir. hoş kumanın ondan ne farkı var oda ayrı. neysee ben hiç birini kimliğimle örtüştüremiyorum ki ne o niteliktekiler kadar sabırlı nede bencil bi insanım. zıvanadan cıktığım anları düşündükçe başkalarının hayatından neden uzun süre yer alamadığımı anlamam da güç olmuyor.
konumuz 'başkasının mecnunu' olan yus'tu ama bu konuda fazla dertli olduğum için rotayı yine sapıttım affola!
YUS; hayatımda farklı bi yeri olan isme sahip cocuk. o ismi sevmemin nedenlerinden biri de hayatımda tek güvenebilcem erkek olan babamın ismi olması. gerçi o gözlere dünyalarımı verirdim ama artık o derece aşık olmamayı öğrenmiş bi kişilik olarak bu sözler saçmalık kotamın dolmasına yetiyor. artık aklıma geldikçe ne beynimdeki kelimeler ne de midemdeki kelebekler hareketlenmiyor anladım. ama yaşayamadıklarımın içerisinde en fazla yaşamak istediğim kişiliksiz kişi, keşke insanlığın sıfatlarından bi kaçını alabilmiş olsaydı ve ben ona nefret duygumu bile bağışlayabilseydim. yazık. kilometrelerce ötemdeki 0 kıza yazık.

16 Haziran 2009 Salı

258


Saksıdaki toprakları çıkarıp yenilerini doldurma aşamasındayım. Ne tavanda takip ettiğim siyah noktalar var ne duvardaki avuç sesleri. Mavi dünyamdaki kelebek bile değilim artık. Hayatımdan defettiğim kurbanlarımla benim aramdaki 2 saniyelik telaş içinde oldu ne olduysa.

Yüzüyorum, yalnızım. . Bakışlardan esirgenmiş bir zavallı rolündeyim.

Kelebek değilim uçamam ki.

Hep gri, yeşil görünümlü gri. Yok oldum. Zamansız, yok oldu. İnandıramadım rüyalarımdaki aptal çocuk. Yoruldum. Kötü sözdür sesinin teline, yağmurdur. Beklentileri içine yağmaz. Uçurum. Başası.

Kelebek değilim uçamam ki.

Zaman. . Bir ölü, bir ceset. sinir, korkunç sesler var kulağımda. Yok oluş, sen, yağmus, özlem, hüzün, inkar ve SON.