26 Ağustos 2009 Çarşamba

Zaman mı değişti? yoksaa biz mi?

Yaklaşık iki senedir hangi kordinatlara ait olduğumu bilememe sendromu oluştu bende. Bu zamanlar ise hat safhaya ulaştı kendisi. Yerleşik hayatı keşfedememiş göçebeler misali mevsim şartları doğrultusunda konum değiştirme yüzünden olsa gerek bu. İlk başlarda yaşamak zorunda kaldığım şehirde, ait olduğum şehrin hayaletleri bulunurdu hep. Pek de yabancılık çekmezdim bu nedenle. Şu an ise ait olduğumu sandığım şehirde bile tanıdık silüetlere rastlamak eskimo'lara rastlamak gibi bişi oldu benim için.
Bu aralar dışarıya sadece alışveriş, bi kaç banka işi, nadir olarakta birileriyle takılma amaçlı çıkmaktayız. Geçen gün bu kısır döngüyü yok edelim - yumurtamı tavuktan çıktı, tavukmu yumurtadan paradoksunda yeni bir çığır açalım - düşüncesiyle Ayşegülün nerde ne yaptığını öğrenme amaçlı kitaplar aldığımız kütüphaneye doğru gitmeye karar verdik. Sadece bizim aldığımız, kitabın her sayfasında işaretimiz bulunan, her satırını ezbere bilmemize rağmen gebere gebere okuduğumuz, kütüphane görevlisi kendini hala 80lerde sanan kadının bize hediye olarak vereceği günü heycanla beklediğimiz kitabı alma sevdası sardı dört bir yanımızı.
Fakat lakin senelerdir orda bulunan kütüphane yok olmuştu, tam kapısında durup 'nasıl olur lan nereye uçmuş bu kitaplar? uzaylılar bizim kadını kaçırmışlar mıı?' diye sorucakken Eliza 'As çaktırma sağdan sağdan' diye komutlar verince yeryüzünede inmem zor olmadı. Kitapları geç götürdüğümüz her zaman duvarda asılı olan yazıyı bize gösteren, her yazı yazmak zorunda olduğum zamanda 'kızım ne bu yazı düzgün yazsana bir de kız olacaksın' dediğinde 'doktor olucam ben ona alıştırma yapıyorum daa' gibisinden saçma salak cevaplar verdiğim, içeriye her girdiğimizde telefonun üzerindeki danteli görüp gülmemek için kendimizi zor tuttuğumuz, 'lan bu burda altın günüde yapıyordur'gibi geyikler yapıp kakakikiki diye güldüğümüz, ergenliğimizi verdiğimiz kadın-kitaplar-kütüphane üçgeni yok olmuş.


Sonra ada cafe 'ye dogru giderken etrafıma şöyleee bi bakındım, ısrarla tanıdık yüzler aradım boş bir çabayla. Neyin değiştiğini, nasıl değiştiğini,neden değiştiğini, benim ayaklarımın yere basmadığı hangi zaman diliminde değiştiğini kavrayamadım ama geride kalmış o günleeeeer. .

4 yorum:

Eli Nislis dedi ki...

Belki de kadın ölmüştür?

abdulrezzak Hüdaverdi Muttalip Koyuverdi dedi ki...

zaman değişiyo bizde afallamamızla kalıyoruz.

AS-PIRINE dedi ki...

Jana değil Eliza; mezarında da dantel var mıdır?

AS-PIRINE dedi ki...

abdulrezzak Hüdaverdi Muttalip Koyuverdi, zaman hepimize kahpe felek :)