10 Eylül 2009 Perşembe

Farzet As yalnızdın yoktu zaten O yada bir başkası

Yağmurlu bir kış günüydü. Okuldan cıkmıstık ve eve doğru hızlı adımlarla yol alıyorduk. O önümden gidiyordu, bende bunun sevinciyle beynimin içinde binbir tilki binbir hayal dolaştırıyordum. O her defasında arkasını dönüp baktığında bende arkama bakıp baska bir insan evladıyla şeytan üçgeni oluşturup oluşturmadığımıza bakardım. Birinin olmadığına emin olduğumdaysa kelebeklerimi 2 kat hızla ona yollardım. O anlamazdı yada ben öyle sanırdım.O evine girdi bende beynimdeki tilkileri tasmalayıp eve dogru yol aldım.
Aynı sokak sınırları içerisindeydik, ilkokulu aynı okulda okuduk, orta okulda aynı sınıftaydık, lisede de aynı okula kaydolmustuk. Birlikte bebektik, birlikte cocuktuk, birlikte büyüdük. Ben ona aşıktım, O bilmiyordu, ben öyle sanıyordum.
Unutmaya çalıştığım heran karşıma çıkardı ve ben onun kaderim olduğu düşünceleriyle imkansızlıklara gömülürdüm. Oysa karsılasmamız kahvaltıda zeytinle karşılaşmamız kadar doğaldı. Beş yıl geçti ben bunu öğrendim, yada öğrendiğimi sandım.


Facebook'ta evrim öncesi arkadaslarımı aramaya girişmiştim. Herkes aynı çabada olduğu için çok zor bir eylemde değildi. Onun ismini cok kere arattım çok kere bulamadım. Bulsam da ne değişir amaan ben artık ona sümüğümü atmam hem ben nerdeyim o nerdee edalarıyla bu eylemimede son verdim. Onu sevdiceğimin arkadaslarında görene kadar. Onun beni eklemesini beklemeden ekledim. Herhangi bir fotografı olmadıgı ve sevdiceğimin arkadaşı olduğu için hayal kırıklarıyla beynimin bir köşesine hapsettim.Taaki profiline fotoğraf ekliyene kadar.

Anladım ki ben ona hala aşığım. Sonra gözüm ortak arkadaşlarımıza takıldı. Artık sevdiceğim olmayan varlık da ortaydı hevesle onun profiline daldım ve ben onada aşıktım. Şansımı daha fazla zorlamadan sayfayı kapattım. Hatırladım ki vazgeçebilme dugumu ben cokdaan bağışlamıştım.

Hiç yorum yok: