20 Şubat 2010 Cumartesi

Bazen bir içki şişesi, yaşam destek ünitesi

Hiç canımın yanmadığı kadar acıttı bu kış canımı. Yağmur damlalarının en sertini hissettim tenimde.. bakışların en sertini gözlerimde.. sözlerin en sertini kulağımda.. Çok fazla üşüdüm ben bu kış. Hiç bi alev vücudumu yakmadı. Hiç bi vücut beni ısıtamadı. Hani canınız çok yanar ya fazlalığından haz duymaya başlarsınız çünkü ardından derin bi nefes vadedilir size. işte o nefes hiç vadedilmedi bu kış bana. hep nefessiz kaldım, hep nefesimi bağışladım. her adımımda tekrar yolun başında buldum kendimi, çok çabaladım çabaladıkça daha bi derine battım. ardıma dönüp bakmadım ama baktığımda da koca bi boşluktan baska bişi göremedim. Önüme baktım, bir uçurumdan yuvarlandım yapamadım. Anı yaşa denir ya hep. En degerli şey bulundugun andır aslında. Ben anı bile yaşayamadım. Aklımı boşlukta, kalbimi uçurumda bıraktım ama hiç varolamadım. Bu kış ben hiç şehre ait olmadım. Her bir parçamı ayrı yere bıraktım, varlığımı parçaladım, yokluğumla bir 'ben' olmaya çalıştım. Ama o 'ben' hiç 'ben' olamadım. Çok güldüm, çok ağladım, çok mutlu oldum, çok kırıldım, çok yıprandım, ama gerçek olamadım. Bu kış ben bi varlığı hiç unutamadım. Sevemedim, nefret edemedim, tüm duygularımı marketteki bağış kutusuna bıraktım. Ve tüm hevesle ilk defa yazı özledim.Ve yazı beklemeye karar verdim.

3 yorum:

Profösör dedi ki...

Kış kışlığını, puşt puştluğunu gösterirmiş zaten.

Eli Nislis dedi ki...

Karar verdik.

AS-PIRINE dedi ki...

Karar veririz.